Hasan Okursoy

Oca 225 dk.

OKUNUR MU BU YAZDIKLARIM

En son güncellendiği tarih: Oca 23

OKUNUR MU BU YAZDIKLARIM

Gölgelerinizde bıraktıklarınız

Siz gidince neler konuşur?

Ne söyler kalanlarınız?

Uğuldar mı dağınız?

Sakladıklarınız mı?

Yoksa uzaklarınız mı?

Ne söyler karanlığınız?

Konuşmaz boşluğunuz

Suskun suskun büyür

Arkanızdan sessizliğiniz

Bakar sarkan pişmanlığınız

Koca suda boğulur bıraktığınız

Bahar da yaz da

Biter sonbahar olur

Dökülür yapraklarınız

Kışa döner donar ağacınız

Farkında olmadığınız

Zaman eriyip gider

Kül olur közünüz

Savurur yeliniz

Bundan sonra

Tutuşmaz kalanınız

Yağmaz yağmurunuz

Görünmez seliniz yolunuz

2

Harlı ateşe su dökülmez

Hasarını başkası bilmez

Gün gün derdiniz artar

Özledikleriniz gelmez

Kalanın avunur

Ölüme sorulmaz

Çağıldar çayınız

Gece uyku tutmaz

Böyle telaşlanma

Bulutun yağmurun

Gökte tutulmaz

Başlar geceniz

Gökyüzü yıldızsız

Yürek sevgisiz olmaz

Bazen mutluluk da

Sularda akar sessiz

Bazen de

Gürültüsünde

Yıldızlardan biri

Karanlığa düşer

Yıkık arasında

Saklanır durur

Kim arar sorar

Bekler sessiz

Çekilen denizleri bekleme

Fesleğene sardunyaya

Yeni doğan güneşe

Ara sıra bak

3

Söküklerinden

Böyle dökülme

Eylül diyordun

Geldi işte

Umutsuz kalma

Bir şarkı söyle

Mırıldan dur

Gülümse

Patlayan fırtınadan

Uzaklaşan gemiden

Düşen yapraklardan

Sana kalanları not et

Çocuk akıyor zaman

Isırıp attığın elmadan

Ezberlediğin şiirden

Sende biraz anlat

Sakladıklarını sorsam

Çocuk bilemezsin

Ne bir resim

Ne bir not

Avucunda ısıttıklarını

Çocuk bir görebilsem

Her geçen treni sorma

Artık bekleyemem

Çocuk sesini gözlerini

Şimdi nerede bıraktın

Bekler mi yalnızlığın

Taşar mı azmakların

4

Çocuk artık yaşlandık

Daha çok üşütür kışlarımız

Alıp götürür akşam kızıllığımız

Neden uykusuz geçer gecelerimiz

Nereye baksak

Konuşur yalnızlığımız

Söylenmez içimizdekiler

Karanlığa açılır düşlerimiz

Enkazımızda kaldı resmimiz

Duyulmaz sesimiz ıslığımız

Çocuk derin kuyular gibi

Görünmez karanlığımız

Ah! Çocuk

Hepimizin acısı

Doğan bir güneşi

Dağı dumanı vardır

Bazen de üşür

Yüreğimiz kalanımız

Zonklar geçmiş acımız

Uğultusunda uzaklarımız

Ne anlatayım

Yaz yaz bitmiyor

Artık kalmadı demimiz

Kimi kime şikâyet ederiz

Çocuk bitti bitecek

Yolumuz yokuşumuz

Bekler o karanlığımız

Artık başlar ayrılığımız

5

Durur durur

Bazen orman olursun

Rüzgâr estikçe hışırdarsın

Dallarda kuşlar gibi sekersin

Kimse bilmez

Gelen geçeni süzersin

Ağaçta bekler gözlerin

Yaprak düşer üzülürsün

Böyle geçer gecelerin

Adaletin gözü kör

Neden kulağı sağır

Sözü ağır dersin

Evdeki pekmeze

Kar biriktirirsin

Yazı beklersin

Belki gidersin

Şu yağan kar

Kuytularında birikir

Yolda kalmış acıların

Kırık bir aynadan yansır

6

Yıllar geçip gitti

Zaman su gibi aktı

Bazen şiire yer kalmadı

Yanında yalnızlığın sarktı

Acını sağıp durdun

Geçti trenler katar katar

İhtiyarlığın unutkanlığın

Sonunda yola bakıp kaldı

Bazen yüreğin kanadı

Kimseye söyleyemedin

Yolların uzadı durdu

Bir yanın öksüz kaldı

Hiçbir acıda

Gül yetişmez

Düşer dalgınlığın

Ağlar çocukluğun

Bir bakarsın

Kalmaz hiçbir şey

Biriken küskünlüğünden

Doğan güneşinden alevinden

İşte ömür bitti

Neyin varsa tükendi

Bahar yaz kış derken

Adın gidenlere eklendi

7

Bazen özlersin

O şakıyıp duran

O çocukluğundan

Kiril kiril esen yeli

Kannöründe

Şırk amat amcanın

Kömürü üfüren körüğü

Kızaran örste ezilen demiri

O kış günlerini

Tozup duran karı

Oğlakçılar bayırını

Çekilmemiş resimleri

Çelik çomak oynadığın

Rahmetli İzzet’i İrfanı

Dokuma tezgahlarını

Akşam telaşını

Kim kaldı geride?

Koca su kurumuş

İnsan yapayalnız

Toprak unutulmuş

Sürgün mü neydin

Dünya dünya derdin

Yalnızlığın onda kaldı

Sonunda sen de ayrıldın

8

Ne uçuşur?

Şimdi uzaklarda

Esip duran rüzgârda

O duvar kovuklarında

Her yağmur yağdığında

Sel olup akar mı anılar?

Solur mu çocukluğun

Görünür mü ay ışığın?

Şimdi oralarda

O kalan anılarım

Söylenir mi bıraktıklarım?

Üşür mü ayazında ellerim?

Giderayak

Artık ne söyler?

Pıynar dalında kalanım

Uykulu çocuk gözlerim

Orada ne kaldı?

Ne anlatayım

O sağnaktan

O sokaktan

Ah! Çocuk

İçim içime sığmaz

Sen de anlat biraz

Belki sesini duyarım

Bir çemberin ardından

Yalın ayak koşarken

Rüzgarına karışırım

Ansızın sen olurum

9

Bir zamanlar

Uzakta bir köy vardı

Okulu taşımalı yaptık

Karardı kaldı köyümüz

Orada öğretmenimiz vardı

Orada dağ dağ uğuldardı

Geceleri ışığı yanardı

Onu dağından aldık

Sevgili öğretmenim

O ayaz gecelerde

Tipide kalandın

Kaybolmazdın

Şiirlerde türkülerde söylenirdin

Oradan oraya sürülüp durdun

Kaleminde hüzünlensen de

Devlete küsmezdin

Öğretmenim sesimizdin

Rüzgârdın sanki uçardın

O unutulmaz adın kaldı

Güneş gibi doğardın

Ne diyeyim?

Yine kokar kekiklerin

Okulda söylenir türkülerin

Bahar gelir açar dağ çiçeklerin

Burnunu çeken çocuklar

Sınıflarda seni bekler

Belki kara bulutlar

Dağılır gider

11

Bazen pazartesi olurum

Elimde çantam okula koşarım

Bir bakarsınız gül yalnızlığında

Sizlere uzaktan o günleri taşırım

Bazen de

Azıcık azıcık

Günüm aşınır sizi beklerim

O çocuk yüzünüzü ararım

Çocuklar yine bakıp

Resimlerde gülersiniz

Yine güne çentik atarsınız

Zil çalar andımızı okursunuz

Yine soba yanar

Üşümez elleriniz

Baharı beklersiniz

Eksilmez gülüşünüz

Sizleri düşündükçe ısınır içim

Öğretmenim derim kendi kendime

Dengimi toplar köy yoluna düşerim

Gökte yıldız olurum sizlerle ışırım

Çocuklar

Koşun gülümseyin

Bu yaşın kıymetini bilin

Yaşamayı ve insanları sevin

12

Bir gün sorarsanız

Nasıldı o günler diye

Anlatırım tek tek o günleri

Orada esip duran rüzgarımı

Siyah önlüğü beyaz yakayı

Çiçeğe durmuş bademleri

Öykümüzden şiirimizden

Taşan güzel günleri

Orada

Ne ikindiye

Nede akşama

Küsmezdi hiçbirimiz

Sınıfımız okulumuz

Bir de öğretmenimiz

Sıramızda alfabemiz

Her gün çalkalanırdı

Güz geldi mi?

Yolda görünürdü

Beyazında kırağımız

Üşürdü yamalı ceketimiz

Her gün okulda

Gülüşümüzün sesi

Sınıfları doldururdu

Atatürk’ümüz gülümserdi

13

Çocuklar güzel yaşayın

Çalkalansa da deniziniz

Adaletten ayrılmayın

Sevgiyi ısıtıp durun

Gelse de kışınız

Üşüse yoksulluğunuz

Eylül yaprağını dökse de

Her güne umut katınız

Ölüm mü dediniz?

Unutsanız da bir gün

Birden çalınır kapınız

Uğuldar her yanınız

Gün gün büyürsünüz

Yine de gün günü aratır

Dertsiz kalmaz gününüz

Akşama başlar karanlığınız

Her nehir kıvrıla kıvrıla

Denize uzaklardan ulaşır

İçindeki sevinci acıyı

Ne varsa boşaltır

Orada

O tatlılığı

O yorgunluğu

Tuzlanır kalır

Pasında demir

Söylenir durur

Kim dokunsa

Soğuk solur

O kırıklarını

Alıp alıp getirir

Dokuz kiremitte

Çaput top unutulur

14

Kim duyar?

Yıkıklarından

Dalgınlığından

Her güne düşeni

Hep düşündüm

Duvar kovuklarına

Sıkıştırılan kağıtları

Kim alıp okur diye?

Her yola düşeni

Her uçurum başında

Bekleyeni kim sorar?

Kim bilir içinden geçeni?

Bir bakarsın

Şiir yağmura döner

Gül yaprağına küser

Sanırsın dikeni ağlar

Bayramda sokaklar

Katmer kokusunu arar

Gidenler önünde solur

Çocukluğun bakar kalır

Her yangın bir yıkımdır

Ne varsa alır kavurur

Anızı tüter durur

Her yer kararır

Her gecenin sabahında

Güneş umutla doğar

Düşlerin yola düşer

Kıyıda deniz taşar

Aklında hep tut

Artık güz kışa döner

Son yapraklar da düşer

Aralıkta az az başlar kar

15

Çocuk bazen

Bu yazdıklarımı

Şaşkınlığıma ver

Büyümedim bir türlü

Çocuk neden

Çabucak unuttum

Sakladıklarımın yerini

Düşürdüklerimin ismini

Çocukluğumda

Erken olurdu akşam

Oyunlarımız kalırdı

Düşlerimiz evlere dağılırdı

İnsan hiç unutmaz

Çocukluk günlerini

Sonra başlar güz

Karla buzla gelir kış

Ne anlatayım çocuk

Bir yanımda ay ışığı

Bir yanımda gençlik

Taşardı aydınlık

Unutmadım çay yolunu

Yürüdüğüm o geceyi

Yaktığım gaz lambasını

Yendiğim karanlığı

Bazen yorulurdu gece

Şiirlerim yalnızlığa takılırdı

Kış günleri kar tozdukça

Düşerdim yollara

Kaç yıl geçti aradan

Unutulan günlerden

Acıdan sevinçten

Ne kaldı geride

16

Çocuk

Gece ay ışığı

Gündüz güneş ol

Oralarda solu dur

Yaşlanınca insan

Her esen rüzgârdan üşür

Konuşacak dost sıcak yer arar

Artık yolun sonu görünür der durur

Yazmışsa bir şeyler

Onları denginde toplar

Yolculuk başladı başlar diye

Yazdıklarını düşlerini yorar

Artık perden çekilir mi?

Işıkların söner mi?

Uykun başlar mı?

Kim bilir?

Artık örseleyip durma acılarını

Kapısını aralama geçmişin

Sorup durma kalanlarını

Anlatma yolculuğunu

Yalanım olmadı

Çocuk şu ömrümde

Hep doğruyu aradım

Onunla kavruldum kaldım

Yine yanılgılarıma verdim

Duvarımda kırık bir ayna

Yanlışımı pişmanlığımı

Gösterdi üzdü beni

17

İnsanoğlunu tanımak zordur

Bazen onun sustuklarına bak

Konuştuklarında arama onu

Karanlığından çığlık atar

Rüzgâr estikçe

Pencere kanatları çarpar

Zil çalar çocuklar kapıya koşar

Yaz günlerini akşam başka yazar

Mustafa Kemal Atatürk

Bu ülkenin bağrında

Güller gibi açar

Cana can katar

Üzülme çocuk

Bu günler de geçer

Sabah olur gün doğar

Düşlerimiz yola düşer

18

Ne zaman aklıma gelse

Acılarım içimi deşer

Birden akşam olur

Yüreğim kanar

Kim bilir?

Kim okur?

İçimizdekileri

Yola ateşim düşer

Bazen bahar

Çiçeğe bürünür

Badem çiçekleri

Düşlerimizi saçar

Bazen de

Bir yağmur

Bir rüzgâr olur

Hava ayaza çeker

Her yeri soğuk vurur

Dışarda kalan donar kalır

Çocuk yağmurda bekleme

Gece yalnızlığında korkutur

Bazen bir kama gibidir

Karanlığın sargısı

Yanına düşer

Yaranı deşer

19

Ne diyeyim çocuk

Bu ömrün sonunda

Sessizlik ve yalnızlık

İnsanı belki sağır eder

İnsan içindeki kıyıları

Zaman zaman gezer

Bir ırmağa benzer

Akar gider

Bir başlarsa yolculuk

Yakınlar uzayıp gider

Bakarsın atar katar

Trenler geçer

Bazen insan

Karanlığını bekler

Gökte yıldızlar parlar

Heybende zırlangıç kokar

Hey gidi günler hey!

Aşağı bağda unuttukların kaçar

Dişlediğin armut sana bakar

O günler anılardan akar

Çocuk söyle de

Oynaşıp durmasın gölgem

O günler pişmanlığımdan sarkar

Gaz lambasını yine sis kaplar

20

Dokunup durma yaralarıma

Bak koruluktan yola indim

Bekir efendi kuyusunda

Bekler susuzluğum

Çocuk gülüşlerimi

Kimse koparamazdı

Gölgesinde yürürdüm

Şimdi uzaklarda kaldım

Her şey gelip geçer

Değişmeyen zamandır

Sonsuzluğun bize ayırdığı

İşte bu yaşadıklarımızdır

Boşuna telaşlanma

Anılmanın tek yolu vardır

Bayrağını al Atatürk gibi

Zalime zülme karşı dur

Ah! Çocuk

Yağmurda ıslanmak

Yazın güzeldir güneşi boldur

Kışın üşütür hüzünlüdür

Ne kadar güneşlensen de

Pişmanlıkların gelmez geri

İşte böyle güne sarkar durur

Üzer geçmiş günlerin seni

21

Bütün aşklar

Uykuyu böler

İnsanı kahreder

Birbirine benzer

Kimsenin

Haberi olmaz

Kahrolası gurur

İnsanı perişan eder

Sonra

Bir bakarsın

Unutulur gider

Rüzgâr fırtına diner

Bazen yalnızlık

Dağında kar gibidir

Soğuklarda buza döner

Güneşi bekler erir gider

Bazen de yalnızlık

Geceleri kudurur

Uykusuz bırakır

Akar durur

İçinde bir deniz

Çalkalanır kalır

Uçuşur martılar

Çığlığı duyulur

Yalnızlık

Ne benden

Ne geceden

Usanmaz kalır

22

Bazı dostlar

Bir yaz güneşi gibi

Yanında ışır durur

Kaçırma onları ne olur

Dost sana küsse de

Sen ona küsme

Telaşında kal

Ne olur?

Gençliğinde bu ömür

Bazen dağı kucaklardı

Şimdi kuytusunda tüner

Geçmiş kırıkları kanar

Gün üşür akşam kusar

Her durakta çocuk ağlar

Bu soğukta hangi evde

Anız tüter?

Ne zaman yüzünü görsem

Bende bir gürültü kopar

Dinlenmez türkümüz

Sonra kavga çıkar

Ah! Çocuk

Aramızda esiyor

Şimdi deli bir rüzgâr

Bize sıçrıyor soğuk sular

Yargılama denizi

Onu anlamaya çalış

Bırak çalkalansın

Dalgasıyla barış

Her yerde

Her zaman

Sevgiye sarıl

Barıştan yana ol

İnsanları sev

Zalimin zulmün düşmanı ol

Al bayrağı Atatürk gibi dur

Cumhuriyetin laik devletin

Yanında ol

23

Kiminin sıcak yüreğini

Kiminin karanlığını

Kiminin hüznünü

Görürsün

Bazen de

Yorgun bir geceden

Uzaklara seslenir kalırsın

Sabah kuş sesinde uyanırsın

Ah! Çocuk

İlkokulda salıncakta

Sallanan sevincimi

Bir sen bilirsin

Artık dört mevsimi yaşadım

Benden bir Rize’yi Giresun’u

Alıp da kaçamazsın

Saklanır kalanım

Nerede kaldı kırıklarım

Kuytulardaki kırgınlığım

Bırak yağsın yağmurum

Son tren biletim de ıslansın

24

Bir virgülden bir noktaya

Ne kaldı? Diye sorma

Isırılmış bir elmadan

Ay ışığını alma

Bu kandilde

Yağ bitmiş

Aydınlığı

Unutulmuş

Karanlık düğümlenmiş

Nar çatlamış düşmüş

Dağılan taneler

Yere küsmüş

Akşamüstü düşlerim

Beni bırakıp gitmiş

Dalgalanın deniz

Bizi unutmuş

Baharı görmez

Çiçeklenmez ağacımız

Artık bizi de alır bu kış

Kalır bu yazdıklarımız

Koca suya karışır uykumuz

Unutulur gider yaşadığımız

Yorgunluğumuzdan kalanı

Artık eşe dosta anlatırsınız

25

Böyle göğün mavisinden

Bakıp durma ay ışığı

Çalkalanmasın içim

Sarkmasın pişmanlığım

Biberiyeden koparıp da

Atma böyle önüme

Sardunyaya dokunma

Böyle sarhoş koyma beni

Artık ömür bitti bende

Ocağımda ışımaz korum

Olamam denizde kıyı

Deli etme çıldırtma

Bir daha şiir yazamam

Akşama düşmez sesim

Çağırsan da gelemem

Böyle bırakma beni

Ah! Çocuk

Daha ne yazayım

Yalnızlığımı üfledim

Korumda kaldı nefesim

Artık engin engin eser rüzgarım

Okunur mu bu yazdıklarım

Belki gülüşünde saklanır

Okursan seni duyarım

Hasan OKURSOY

5 Aralık 2021

Yelki

    53
    0