top of page

GÜNLÜĞÜM;

8 Aralık 2016 Perşembe;

Bugün bacanağım Güner'lerle birlikte, St.Barnabas ikon ve Arkeoloji Müzesini gezdik. Kıbrıs Doğu Akdeniz Üniversitesi öğretim üyeleri; tamamen tesadüf olarak Kaleburnu köyünde 2000 yılında gezerken, bir taşı kaldırmaları sırasında bu tunçtan yapılmış eserlerin bulunmasını sağlamışlar. Kral tepesinde bulunan bu eserler kilise müştemilatında ki odalarda sergilenmiş. Kral tepesi 3200 yıl önce merkezi bir yerleşim yeri imiş. Buradaki eser ve kilise duvar ile tavanlardaki resimlerin fotoğraflarını çektik. Ancak, burada da bazı eserlerin çalındığını ve Kıbrıs’ın bu konuda çalkalandığını, bu durumu takip eden gazetecinin de öldürüldüğünü, hale hırsızlığı yapanların bulunmadığını duyunca üzüldük.

Kıyı lokantasındaki menümüz zengindi. Kıbrıs'ın “Mineli” balığını yedik. Birer duble de şarap aldık. Lokanta deniz kenarında güzel manzarası da olan bir yerdi. Dönüşte Selamis Harabelerini gezdik. Selamisin geçmişi İÖ II. Yüzyıla kadar uzanmakta imiş. Enkomi, İO 1075 yılında büyük bir deprem geçirmiş. Bugünkü yerine bu depremden kurtulanlar göç ederek yavaş yavaş Selamisi kurmuşlar.

İskender zamanında parlak bir dönem yaşamış ve Roma egemenliği süresince de devam etmiş, kalıntıların büyük bir kısmı Roma dönemine ait imiş. Depremler bu kentin en büyük düşmanı olmuş. Arap korsanları da kentin sonunu getirmişler.

Selamis kalıntılarında, Sütunlu avlu, Sütunlu Galeri, Tuvaletler, Sütunlu Galeri, Havuzlar, Soğukluk Terleme Odalarını, Su kemerlerini gördük. Fotoğraflarını çektik. Tiyatroda seyircilere ayrılan bölüm 50 sıradan oluşmuş. Bu sütunları çıkıp yine fotoğraf çektirdik. Soğuk bir gündü sonradan güneşli bir hava bizi sevindirdi.

Magosa’da lokantaların ve öğrencilerin yoğun bulunduğu mekanların bulunduğu yoldan geçerken arabanın içinden de fotoğraflar çektik. Magosa merkezinde; surların içinde yer alan Namık Kemal’in tutuklu bulunduğu zindan ile Lala Mustafa Paşa Cami'si ile meydandaki tarihi binaları akşam karanlığında gezmeye çalıştık. Ancak bu bölümlerin daha müsait bir zamanda bir başka gelişimizde görmek isteğimizi bacanağa ilettik.

28 Kasım/10 Aralık 2016 tarihleri arasında Kıbrıs ziyaretimizi tamamladık. Bu ziyaretimde hoşuma giden ve keyif aldığım, bacanak ile her gün evlerinin yakınında bulunan Atilla Topaloğlu Stadyumunda (halk arasındaki adı okullar sahasında) yaptığımız yürüyüş oldu.

Gözlemlerim ve bacanağın aktarımlarından edindiğim bilgiler ışığında bir değerlendirme yapmak isterim. Geçmiş yıllara göre Kıbrıs Türk kesiminde gıda ve diğer malzeme, araç-gerecin daha ucuz olduğunu gördüm. Türkiye ile buradaki fiyatların karşılaştırılmasında, yarı yarıya bir ucuzluk var. İçkinin her türlüsü 1/3 oranında bir fiyatla satılmaktadır.

Kıbrıs kesimi Avrupa Birliği standardında alış-veriş ortamını yaratması nedeniyle kalite iyi. Buna bağlı olarak bu durumun da fiyatlara yansıtılmış olduğunu bacanak söyledi. Halkın eğlence ve lokantalardaki yoğunluğu bu refahtaki artışı hissettirmektedir.

Lüks oteller artmış. Buralar kumarhane olarak çalıştırılmaktadır. Genellikle bu kumarhanelere yoğun olarak Türkiye’den Kıbrıs Rum kesiminden ve zengin Arap ülkelerinden gelenler çokmuş.

Bu gezileri cazip hale getirmek için tanınmış şarkıcılar getirilmekte, ayda bir iki olmak üzere belli limitleri aşanlara ücretsiz giriş ve yeme-içme hakkı verilmekte olduğunu bacanak söyledi. Yerli halkın ise bu kumarhanelere girmesi yasakmış. Yasak olmasına rağmen, halkın yine gittiğini ve bazılarının çok kayıpları nedeniyle hırsızlık ve intihar gibi olumsuz kötü durumların doğduğunu, çok evin böylece dağıldığını yine bacanak ifade etti. Bed ofis, bahis oyunu imiş, özellikle bu ofislere gidenlerin hazin sonuçları halk arasında konuşulmakta imiş.

Hasan OKURSOY



6 görüntüleme0 yorum
Post: Blog2_Post
bottom of page