Günlüğüm;
- 3 Tem 2022
- 1 dakikada okunur
GÜNLÜĞÜM; 2 Haziran 1993 Çarşamba;
Bayramın ikinci gününde eşim ve çocuklarımla Çeşme’ye denize gittik. Güzel bir gün yaşadık. Bayram günleri bu güzelliğe bir çeşni katıp durdu, hep birlikte mutlu olduk. Günler geçtikçe, geçmiş yıllar aklımıza takıldı, yine de dostlarla çocuklarla mutluluk başkaydı. Kızım “insanın içi yaşlanmamalı” diye bizi teselli etti. İstesek de istemesek de içimiz ve dışımız geçmiş yıllarla dost oldu.
Çocuklar “baba saçlar gitmiş” diye dalga geçti, bu da geçen yılların bize hediyesi oldu.
Kumsalda gençleri görünce, gençliğim bir bir gözüm önünden akıp gitti. Artık her şey farklı ve değişkendi, her geçen gün de bizi bugünlere hazırlayıp durdu.
Aslında bugün anlatacaklarım başka idi. Arkadaşlarımı yazacaktım. Yıllar sonra bir araya geldiğimizde değer yargılarımızı değişikliklerimizi, olaylara bakışımızı ve bir de bizden kalanları anlatacaktım.
Bir atasözümüz “Nereye gitsen okka dört yüz dirhem” diye söylenmiş.
Aslında birbirimizden farkımız yok. Hep aynıyız. Yetiştiğimiz çevre, yaşadıklarımız bizi farklı kılan. Özümüz çocukluğumuz ve anılarımız bizi birleştiren.
Hepimizin bir öyküsü vardır. Zaman yerinde saymaz. Bizi değiştirip durur, kalanlarımızı bir kenara kor. Ondan olacak kalanlarımız iyi veya kötü mırıldanır.
Kimimiz böbürlenip durur. Kimimiz de anlattığı bir fıkra ile bize dokunur.
Bir yanın uçurumdu Çılgınlığın bakardı O kırık nardan Kalanlar konuşurdu
Sonunda ne mi oldu? Hepimizi dağıttı uzaklar Güneş yine doğup battı Akşam tutuştu
İşte kalan birkaç resim Kader diye bakma Gülüşünü saklar Mırıldanır hepsi
Hasan OKURSOY


