top of page

SADRETTİN

İnsan biraz saklar gülüşünü, tam yol ortasında aklına gelir, sonra bir güz akşamı alır götürür düşlerini. Nedense geçmiş günleri çok düşünür oldum. Akıp giden koca suyun sesi yanımda bir başka uğuldadı akşamüzeri. Söküklerim aklıma düştü yolda, yüzümü ısırıp durdu bir güz rüzgarı.

Bazen çocukluğumda bulutları düşünürdüm. Yağmur yüklü kara bulutlar göğü kaplardı, yuvasına dönerdi kuşlar. En kara yerinden bir şimşek patlardı, çocuk yüreğimiz korkardı.

Elinde sıkışırdı bir tren bileti, kondüktör onu isterdi. Sanki düşlerin delinirdi, tren Ofluya pufluya Goncalı yokuşunu çıkardı. Başlardı sağanak, içinde ne varsa bakardı ıslak ıslak.

Saklayıp durduğun karanlık. Bazen gecende ayla konuşurdu aylak aylak.

Sadrettin, TÖB-DER ilçe başkanlığı görevi sırasında başından geçenleri telefonda anlattı Özellikle “babamın söyledikleri, aklımdan çıkmaz” dedi. O günlerin fırtınasını yeniden yaşadı. Aktardıkları, karanlıktan koparamadıklarımız olarak gecenin ortasına düştü.

Yatağandan sürgün edilen Sadrettin; “ne zaman memleketimi düşünsem, denizimde fırtınalar kopar” derken, yağan yağmurda çakan şimşeğin sesini bize de duyurdu.

Kayınbiraderi Aladdin’in evlat acısındaki alevini, anlatınca da; közü bizi bir başka yaktı.

Sadrettin’in telefonundan sonra seyir ettiğim televizyon kanalında da Prof. Dr. Celal Şengör; “Bilim ve teknolojiden uzaklaşan ülkeler, Roma imparatorluğu gibi sonunda yok olur.” diye söyleyince; de ülkemin durumu bulanık sularımda çalkalanıp durdu ve beni düşündürdü.

3 Ock 2018 Hasan OKURSOY



7 görüntüleme0 yorum
Post: Blog2_Post
bottom of page