top of page

GÜNLÜĞÜM;

GÜNLÜĞÜM; 7 Aralık 2023 Perşembe;


Aşağıda sözlerini yazdığım türkü anonimdir ve halka mal olmuştur.


“Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır Bugün posta günü canım sıkılır

Ellerin mektubu gelmiş okunur Benim yüreğime hançer sokulur

Bir of çeksem karşıki dağlar iniler İflah etmez bu dert beni pareler”


Bir başka kaynağa göre de Kayseri türküsü olarak da anılır.


“Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır Bugün posta günü canım sıkılır Ellerin mektubu gelmiş okunur Benim yüreğime hançer sokulur

Şu karşıki dağda bir top kar idim Yağmur yağdı ılgıt ılgıt eridim Evvel yârin sevdiği de ben idim Şimdi uzaklardan bakan el oldum”


Diye türkü söylendiğinde, tüm dinleyenleri etkiler ve insanın önüne geçmiş günleri gelir. Gidenlerini, hasret kaldıklarını, bu türkü insanın önüne bir başka serer. Kayseri yöresine ait olan bu türküyü, Ahmet Gazi Ayhan ve Ahmet Sezgin derlemiş. Gençliğimizde bu türküyü her iki sanatçı da çok güzel söylerdi. Dinleyeni, bir karamsarlığa ve mutsuzluğa sürükleyen bir türkü olarak bizlerde iz bıraktı. Kim dinlerse dinlesin, bu karamsar düşüncelerinde o dağların arkasında yatan, biriken dertleri, türküyü söyleyen gibi dinleyen de hisseder. Hepimizin güne ve o dağlara düşen bir derdi vardır, işte bu türkü onları anımsatır. Her acının muhakkak bir öyküsü vardır. Taşa yazılır, kâğıda dökülür, böyle anılır durur. Bazen de bu acı bir türküye düşer, söylenir, soluklanır, bir kuşun kanatlarında uçar gider. İnsanın içindeki karanlık, bazen dağları da susturur. Bazen bir rüzgârı olur, insanın içindeki dumanı dağılır ve karşısında, koca dağ tüm çıplaklığı ile görünür. Rüzgâr aslında her gün eser, kulağımıza da uzaklardan bir hikâye fısıldar. Bazen de insanın özledikleri güne düşer, sevdikleri, kaybettikleri, çocukluğu köşe başından “ce..e” der. Bir koku, bir ses insana çok şeyleri anımsatır. Evet bir acının, bir sevginin ve bir ayrılığın adıdır türkü, insanı böyle söyletir durur. Dinleyenleri de acısına ortak eder, insan bir başka duyguya bürünür gider. Bir de günün gerçekleri vardır, onlar da bir bakarsın güne birden düşer. Son Pisa testinin sonuçları geçen gün açıklandı. 81 Ülke arasında matematikte 39’uncu, fende 34, okumada ise 35’inci sırada olmuşuz. Sonuç, ortanın altında, insan böyle sonuçlara, bir de eğitimci olursa daha çok üzülür. Özellikle okumadaki sıramız bizleri daha çok düşündürür. Çünkü insan okuduğunu anlamıyorsa diğer derslerin tümünden de başarısız olur. Dilerim bu sonuçları düzeltmek için yetkili olanlar gerekli tedbirleri alır. Bu kararların alınmasında akıl ve bilim esas olur. Şair Süreyya Berfe, “Yavaş Yavaş Bilemiyorum” şiir kitabı ile 78’inci Yunus Nadi Şiir Ödülü’nü kazanmış. Şairimizi kutluyoruz ve şairimizin bir şiirini de günlüğümde yazmak isterim. Süreyya Berfe’nin asıl adı Hikmet Süreyya Kanıpak imiş, 1965 yılına kadar gerçek adını, daha sonra ise takma adını kullanmış. Annesi Nermin Hanım, babası Fransızca öğretmeni Metin Kanıpak’mış. 27 Ocak 1943 yılında doğmuş. Çanakkale Lisesinden sonra iki yıl Hukuk Fakültesi ve dört yıl da Felsefe okumuş. Baba tarafından Atatürk’ün de akrabası imiş. İkinci yeniye yakın olan şairimizin kütüphanemde de çocuklarımın bana alıp hediye ettikleri “Kalfa” isimli (1965-2008) yıllarına ait Toplu şiirlerinin yer aldığı, bir şiir kitabı vardır. Aşağıda yer alan şiiri de o kitaptan seçtim. (1)


UÇURUM, SU, KIRLANGIÇ


Alnın bir uçurum önce gözlerimin sonra dudaklarımın düştüğü ve her seferinde saçlarına takılıp kaldığı bir uçurum


Serin bir su alnının kokusu Bu çok sıcak şehirde birdenbire önüne çıkan yenileyen dirilten serin bir su


Gözlerin yükü ağır iki kırlangıç Bana doğru kalbime doğru uçan uçan iki kırlangıç

Kimi zaman değip geçen kimi zaman çarpıp kalan karanlık şeylerden aydınlıklar taşıyan sevinçle kederi aşkla çileyi bugünle yarını yansıtan iki kırlangıç


Şairimize sağlık, mutluluk dileriz.


Hasan OKURSOY Yelki


Kaynak;

1- Süreyya Berfe, Kalfa, Yapı Kredi Yayınları, 3. Baskı Nisan-2014, s.216





4 görüntüleme0 yorum
Post: Blog2_Post
bottom of page