ADİL BOZKURT
- 27 Eki 2022
- 3 dakikada okunur
“Çiçekleri yormadın Ne varsa önüne katıp kovaladın Geriye ne kaldı sende? Bir yalnızlık uğuldar her yerinde Güneşi sıvayamadın Tıkandın kaldın”
Diye bir şiirimin altı dizesi ile acısına gönderme yapmak isterim.
Adil Beyden anlatacaklarım o kadar çoktu ki; bir şiir kitabımı bastırıp ondan sonra kendisi ile konuşurum diye düşlerken acı haberini aldım. İyi bir insandı. Muş'taki beraberliğimizde o üç günü unutamam bu durumu günlüğüme de yazmıştım. Anlatımları beni büyülemişti, yazıda ve dilimizi kullanmada ustalığı çok farklı idi.
Osman Bolulu hakkında 2015 yılında yazdığı yazıda;” Öz Türkçecilik O’nda içkindir; bireyselliğinin, düşünürlüğünün, yazarlığının ayrılmazı değil tümleyenidir.” Diye yazmış.
Devamında ise ; “Arı duru Türkçe yanlısı ve de dile dayalı alanda yetkin bir eğitimci olarak; gerek Türkçe öğretmenliği, gerek eğitim yöneticiliği ile Bakanlık müfettişliği görevlerindeki çalışmalarında eğitim bilimsel ilkelerin örnek düzeyde uygulayanı, ortam oluşturanı ve de denetleyip değerlendireni olmuştur. “ Diye de 2017 yılında aramızdan ayrılan Osman Bolulu’yu o güzel anlatımında bize sunmuş.
43 yılı aşkın görev yaptığı Milli Eğitim Bakanlığı’ndan en son Başmüfettiş olarak emekli olan Adil Beyi ben de anlatmak istiyorum. Yazım alanında da eser vermiş bir büyüğümüzdü.
Yaşam öyküsünü Zeki Büyüktanır, “Aydınlanma Yolunda Bir Yaşam Öyküsü-Adil Bozkurt” adlı kitabında yayımlamış.
Adil Beyi saygı ve özlemle anarım. Tekrar rahmet diler, sevenlerine ve yakınlarına baş sağlığı dilerim. Camiamızın başı sağ olsun. Huzur içinde uyusun.
Şimdi birlikte olduğum o üç günü günlüklerimde sizlerle paylaşmak isterim.
14 Nisan 2002 Pazar; Bu akşam Muş Ordu evinde Beşiktaş Fenerbahçe futbol karşılaşmasını seyrederken Müfettiş arkadaşlarım Adil Bozkurt ve Mehmet Görmez ile birlikte yemek yedik. Yemekle birlikte aldığımız ikişer duble içki de bize iyi geldi.
Adil Bey, Müfettişlikten alınmasını ve geri dönerken verdiği hukuk mücadelesini anlattı. Köy Enstitüleri ve Öğretmen Okullarının eğitim-öğretimimizdeki yeri ve önemi ile sağlanan başarılarını karşılıklı anlatarak vurguladık.
Adil Bey, Hasan Ali Yücel’i, İsmail Hakkı Tonguç’u ve İsmet İnönü’yü görmüş. Hasan Ali Yücel’i evinde arkadaşları ile ziyaret etmişler. Annesi yatalak hasta olduğundan, kapıyı açık tutarak hem kendilerini dinlemiş, hem de da yatalak annesini açık duran kapıdan gözlemlemiş.
İsmail Hakkı Tonguç’un Birinci ölüm yıldönümü törenine, öğrenci birliği olarak İsmet İnönü’yü davet etmişler, gelememiş mesaj göndermiş. Mesajı Adil Bey yazmış ve törende okumuş.
15 Nisan 2002 Pazartesi; Bu akşam Adil Beyi daha iyi tanıdım. Ortak tanıdıklarımızı andık durduk. Öğretmenim İsmail Gümüş ve Bayram Asım Yılmaz’ın arkadaşı imiş.
Adil Bey’in mert adil yapısı dışında, güzel bir anlatım dili var.
Öğretmen yayınlarından olan “Benim Dağ Çiçeklerim” i okuduğunu ve Sıdıka Hanımı anlattı. İnanan bir öğretmenin hümanist duygularını bize taşıdı.
16 Nisan 2002 Salı; Hayrettin Utkanlar Bey, Adil Bozkurt Beyin öğretmeni imiş. Teftişte de birlikte çalışmışlar.
Bir gün tatile giden kızının, Gaziosmanpaşa’daki evine kendisini de götürmüş. Adil Bey “Hayatımda bu kadar güzel tertipli bir ev görmedim, hatta bu durumu öğretmenime de aktardım.” Dedi. Hayrettin Bey çiçekleri sulayıp bitirdiğinde “bir sigara içelim” diyerek, Adil Beye “İkinci çekmeceyi aç, kibrit ve sigara var” diye söylemiş, Adil Bey çekmeceyi açtığında yakılacak kibrit çöpünü çıkarılmış görünce şaşırmış, bu anısını arkadaşı Güngör Altay’a daha sonra anlattığında “ Onu da Hayrettin Bey düzenlemiştir” diye şaka yollu Adil Beye takılmış.
Adil Bey bu akşam yine “Dağ Çiçeklerim” den Sıdıka Hanımın anılarını yine anlattı. Kitabı okuma isteğimi görünce, akşam vermek istedi ise de “Yarın akşam alacağımı” söyledim.
Adil Bey yurtsever, Türkçe alan bilgisi mükemmel olan bir eğitimci, o anlattıkça kendisini kıskandım. Neden Türkçe branşını seçmedim diye kendi kendime söylendim.
Bu akşamın kahramanı Hayrettin Utkanlar’dı. Onun çok iyi bir müfettiş ve öğretmen olduğunu, öğretmenliğimin ilk yıllarında ben de gözlemlemiştim.
Adana Ticaret Lisesinde, kendisine teftiş verdiğimizi ve rehberliğinde bize iyi örnekler sunduğunu, baş muavin arkadaşımızın matematik dersini izledikten sonra “simetri konusunu işleyen arkadaşımızın, odasında soba borusunun simetrik durmadığını belirterek, öğrencilere öğretilen ile gösterilenin paralellik teşkil etmesi gerektiğini” vurguladığını aktardım.
Ayrıca; tuz ruhunun büyük bir temizleyici olduğunu kendisinden öğrendiğimi de belirttim. Genel denetim turnelerinde başkan olarak görevlendirildiğinde, konakladıkları okul pansiyonunda, otuz arkadaşıyla aynı tuvaleti kullandıkları halde bir gün bile onu pijama ile tıraş olurken görmediklerini de Cevdet beyin aktardığını dile getirdim.
Adil Bozkurt Bey bu anılarıyla da akşama güzel katkı sundu.
Bu katkılar akşamın en güzel çiçek demeti oldu. Bu anıları unutmamak ve ileride koklamak için yazmak istedim.
Hasan OKURSOY
Not; Şimdi aramızda olmayan Adil Beyi rahmet ve özlemle tekrar anıyorum. Huzur içinde uyusun. Onu unutmayacağız.



