CAN SIKINTISI
- 16 Ağu 2022
- 2 dakikada okunur
Nasıl anlatayım? Sıkıntı içini karartınca, sıkıntını yenmenin en güzel yolu yürüyüştür. İnsan çevresini, okuduklarını ve yazacaklarını daha iyi ayıklar. Sonunda rahatlar. Okuma ve yazmak bir kurtarıcıdır. İnsanı uzaklara taşır. Bazen geçmişi düşünmek de insanı yorar. Keşke ve pişmanlıklar içini burkar. Bundan söylenirim ”Eski günleri düşünme, o günler bir daha geri gelmez” diye. Çünkü zaman unutkandır. Sen akan bir sudasın artık. Su senden olanları her gün çalıp akıp gider. Bugün bahçede üç ağaçtan on kilo zeytin toplayabildik. Kuraklık zeytinleri de vurdu, ürün az oldu. Karşılığında bir kilo 750 gram yağ alabildik, sevindim. Benim can sıkıntımın kovucusu sevinmek. Sevinmeye bak, sevinç her yerde günün aynası. Çocukluğumuzda çıkrıklar vardı. İplik eğirir ve halı dokurdu analar. Göz nuru çok ucuzdu. Yaşarken, emeğe çalışana saygı göstermek, en güzel mutluluktur. Orada mutluluk bir başka güler ve yaşamın kolları insanı başka sarar. Doğanın bir kanunu vardır. Ateş suya teslim olur. Islaklığı güneş kurutur. Islaklığın devamlılığı rutubet yaratır. Çiçeklerin sonu meyvedir. Meyveye bürünmeden evvel çiçekleri bazen soğuk vurur, onların boynu bükük kalır. Adına soğuk vurdu derler. Acı olan da işte budur. Her nehir denize şöyle veya böyle ulaşır. Ulaşmayan sular da bir yerde kullanılır. Faydalı olur. Onun için su gibi var mıdır? Derler. Olabilirsen davranışlarında su ol. Bu akşam ne gelirse aklıma yazdım. Az da olsa can sıkıntımı giderdim. Galiba bana yakışanı yaptım. Düşündüm; doğada, bilinmeyene, hiçbir şey ekleyemedim. Ekleyenleri kıskandım. İşte benden kalan bu satırlar. Eğer bir kitapta yazdıklarımı toplayabilirsem, okuyanları duymasam da olur. Bak yolun sonu, geldin der. Doğada var olandan başka yeni bir şey görmedim. Gördüklerim de yeni değil, karşıma çıktıkları için yeni. Neden bilmem? Beni ikindi yağmurları büyüler. Günün yorgunluğunu önüme bir başka serer ve dinlenirim. Sabahları işimde sanki kayıp olurum, onunla yoğrulur dururum. Belki bu yağmurda kendimi bulurum. Bundan sonra neyle yarışırım. Geçmişte kimle yarıştım? Hatırlasam size de anlatırım. İnanın insan kendi kendiyle yarışır. Gün gelir ölüme yenilir. Şimdiye kadar ne söylemeliydim? Doğdum, yaşadım ve bir gün göçeceğim. Benim yaşadıklarımın özeti bu derdim. Ayrıntılar özelim der geçerdim. Kimse bir diğerinin acısını ödünç almaz, her dağın dumanı farklı, hepimizin derdi ayrı. Farkında olmadan her gün ölüme yol alırız. Yaşam sonsuz değil. Biteceğini her gün söyler. Çocukluğumuzda, gençliğimizde bunu anlamaz ve bilmezdik. Fakat yaşlılık bunu bir başka söyler. Kar üzerinde de izimiz güzeldir, kar eriyince kayıp olur gider. Neden bilmem? Ben kar üzerinde yürümeyi çok severim. Arkama baktığımda izlerin seyrine doyum olmaz. Güneş çıkınca erise bile bıraktığı anılar unutulmaz. Sonra karın yağışı sessizdir, sizi dinlendirir. Onu düşünmek bile insanı uzaklara götürür. İşte bu duygu insanı söyletir. Fakat söz unutulur yazı kalır derler. Yazılarım benden sonra okunsun isterim. Benjamin Franklin “Ölür ölmez unutulmak istemiyorsan, ya okumaya değer eserler yazın yahut da yazılmaya değer işler başarın.” Der. Bu söz de beni çok etkiler. Belki yazma tutkum ve alışkanlığım bu duyguda saklıdır. Bir de çocuk gülüşüne, uykusuna insan farklı sarılır? Belki çocukluğunu anımsar. Çocuklukta her şey güzeldir bu hepimizde böyledir. Bu akşam yine çok saçıldım. Her telden çaldım. Fakat çocukluğumu çok özledim, keşke her gün onu anlatsam sizlere derim. Yazdıklarımı da üşüttüm. Oysa ben onlardan daha çok üşüdüm. Bir de çok eskidim. Bu kötü mü? Değil. Yaşlanmak hakkını verince güzeldir, dileğim budur. Her yaşın bir güzelliği olur. Mutlu yaşamayı bilmek de bir hünerdir. Dilerim yaşlılığımızı hepimiz güzel, sağlıklı ve mutlu yaşarız. Bu dünyadan mutlu ayrılırız. Hasan Okursoy Aralık 2018 Yelki



