top of page

İHYA BEYİN ÖYKÜSÜ

  • 3 Ağu 2022
  • 1 dakikada okunur

İhya Bey, İstanbul Üsküdar’dan gelmiş, yazlıkta arkadaşımızın komşusu, görünüşü itibariyle bir İstanbul beyefendisi. Önceleri ismini karıştırırdım. Bazı zaman ihya beye “vahiy bey” derdim. Bir gün kendisine “Vahiyden mi geliyor isim” dediğimde beni uyardı. “İsmim İhya” dedi. İsmini öğretmen olan amcası koymuş. Kardeşi üzerinde yeğeninin ismini verecek kadar etkili olan amcasını sordum. Amcası arkeoloji mezunu imiş, İstanbul’da bir kolejde öğretmenlik yapmış. Kırk yaşına kadar evlenmemiş. Bir gün dedesine “baba beni evlendirmek için ayırdığın parayı ver, Paris’e gitmek istiyorum” demiş. O zamanlar da yurt dışına gençlerin gitmesi modaymış. Dedesi de onu kırmamış, istediği parayı vermiş. Kara köyden uğurlarken dedesi “oğlum, elindeki parayı iyi kullan, dönüş parası bulamaz rezil olursun” diye tembihlemiş. Dedesinin dediği gibi olmuş, para bitince dönmesi için kendisine para göndermişler ve Türkiye ye dönüş yapmış. Amcası Kemal Bey, daha sonra evlenmiş ve iki çocuğu olmuş, onları çok iyi yetiştirmiş. Çok sigara içtiğinden 71 yaşında gırtlak kanserinden ölmüş. Amcası sportmen, atletik yapılı imiş, kolejde Savaş Ay’ın öğretmeni olmuş. Annesi Şükran ay bu vesileyle de aile dostları imiş. Öğrencileri, öğretmenlerini çok severlermiş. Emekli olduğunda, Kadıköy’de resim koleksiyonu yapmak isteyenlere yönelik eski resimlerin ve tabloların satıldığı bir ofis açmış. Çok da başarılı olmuş. Daha sonra ise çocukları bu ticarete devam etmemiş. Merak ettiğim soruların yanıtını aldım. Belki ileride kemal beyle ilgili anekdotları öğrendiğimde yine bu yazdıklarıma ilave ederim diye düşündüm. Fakat İhya beyle bu dostluğumuz kısa sürdü. Bir gün evini satıp gittiğini öğrendim. Kendisini bir daha göremedim, diğer anılarını dinleyemedim. Bu yazdıklarım öksüz kaldı, üzüldüm.

Hasan OKURSOY

Not; Resim İrfan Akıncı arşivinden alınmıştır.


ree



bottom of page