top of page

MÜCADELE ve DÜRÜSTLÜK

Çocukluk, gençlik ve ihtiyarlık yaşarsın ve sonunda bir gün gidersin. Yaşamın son yıllarına doğru, geçmişi daha iyi yargılar ve değerlendirirsin.

Okumak bir kültür, yazmak da ona bağlı, okuduğun kadar yazarsın, gezdiğin kadar bilirsin, bunların hepsi birbirine bağlı bir olay.

İnsan kendi kendiyle, bir de başkası ile hep çatışır durur. Pişmanlıkları yaşadıklarından sarkar. Yaşamı boyunca kendini rahatsız eder.

Kömürü tutuşturan körük, demirin ateşteki rengi, beni hep düşündürmüştür. Bir de örste dövülüşü, şekil verildikten sonra çelikleşmesi için suya atılışı ile cızırtısı benim ilgimi çekmiştir.

Şırk Amat amcanın demirci dükkanında kızgın demirin dövüldükçe ateşini sıçratması çocuk anılarımda farklı bir yer tutmuştur.

İnsan yaşamı bir mücadele içinde geçer ve sonunda biter. Kimisinde çile, kimisinde sevinç fakat sonunda bir de hastalık ve ölüm onu alır gider.

Stefan Zweeig “Üç Büyük Usta” kitabında Dostoyevski’yi anlatır. Trajedisi ve yaşadıkları ile mücadelesini yazar. “Altmış yıl boyunca acı ve yoksulluğun onu yıktığını, her türlü acıyı tattığını, her türlü işkenceyi çektiğini” belirtir.

Fakat Dostoyevski, başına gelen felaketleri ve kendisine yapılan haksız tutumları, küçük düşürmeleri, çabası ile yener. Onlarla mücadele ederek sonunda boy ölçüşür ve bir huzur içinde bu dünyadan ayrılır. Çektikleri ona çok şeyler kazandırmıştır. Sara hastalığı, yoksulluk, kumar, sefalet ve bunalımlar onun yeteneğini daha da geliştirmiştir. Yaşadığı bu trajedi sonunda kötü kaderini yenmiştir. Dostoyevski’yi okumamak bir eksikliktir. Hele suç ve cezayı okumak gereklidir.

Mehmet Kemal; Acılı Kuşak ’da; Genç bir maliye müfettişi iken İzmir'e giden ve önemli bir yolsuzluğun araştırmasını yapan Hilmi Özgen’in buradaki tahkikatını anlatır. “Hilmi Özgen, yolsuzluğun ıcığını cıcığını çıkarmış, bir ucunun da İstanbul'a dayandığını tespit etmiş. Bir sabah otelde uyandığında, bir adam çıkagelmiş. Çayla simidin bulunduğu, otel odasındaki masanın üstüne 25 bin lirayı koymuş. Dona kalmış. Tuvalete gider gibi yaparak, hemen savcılığa telefon etmiş, adamı gelip götürmüşler.” Yaşadığı süre hep yolsuzluklarla mücadele etmiş, önemli görevlerde bulunmuş, namuslu ve dürüst çalışmış, çevresinde böyle anılmış. DP milletvekilliği teklif edildiğinde “bir yanlışlık mı yaptım bu teklif bana neden yapıldı?” diye çevresine sorup durmuş. Sonradan İşçi Partisinden adaylığı kabul edilmiş. Kazanamamış, arkadaşları bu dürüst insanı yine de Başbakanlık Murakabe Heyetine üye yapmışlar.

Gazete ve dergilerde yazılarının dışında, araştırma, derleme kitapları da mevcutmuş. Şiirlerinin bir kısmı bestelenmiş. Sessiz sedasız yaşamında, belki bundan olacak, basın suçundan yedi buçuk yıl cereme ödemesi gereken bir davası varmış. İki yıl sürmüş. Sinirleri bozulmuş, doktora gitse de doktorun yanlış teşhis ve tedavisi de canını sıkmış.

Bir gün Kadıköy'e giderken, Sarayburnu önlerinde akıntıya yaklaşırken, paltosunu çıkarmış, şapkasını üstüne koymuş, onun üstüne de yazılı bir kağıt iliştirmiş, cop diye kendini vapurun ardından bırakıvermiş. Daha sonra cesedini çıkarmışlar, yazılı kağıda bakmışlar “Bundan önce yoktu, şimdilerde hiç yok. Özgürlük olmayan bir ülkede yaşamaktansa ölmek daha iyidir.” Diyen Hilmi Özgen, 1971 yılında 6l yaşında yaşamına bu şekilde son vermiş.

Boşuna söylememişler “Dürüst insan, incindiği zaman uzaklaşır ve hiçbir şey söylemez.” Hilmi Özgen Bey de bu duygular içinde mi? ayrılıp gitti. Bir bunalımın sonunda küstü ve o bilinmezliğe mi koştu? Rifat Ilgaz iyi bir arkadaşı imiş, onun söylediği gibi Hilmi Özgen Beye yazık olmuş.

Üç büyük usta çevrisini yapan Dr. Ayda Yürkân da; Kitap yazarı Zweig’in Brezilyada 1942 yılında ikinci karısı ile birlikte intihar ettiğini yazar. İkinci Dünya Savaşının insanları bezdiren boğucu havasından, vahşetinden kurtulmak için…Topluca yakılan kitaplarının acısına daha fazla dayanamadığından, “artık yorulduğunu” söyleyerek kendine uygun bir vatan bulamadığı bu dünyadan henüz altmış bir yaşında iken hükümete de teşekkür ederek bu dünyadan ayrılmış.

Bugün bu deneme yazımı sizlerle paylaşmak istedim.

Hasan OKURSOY

20 Aralık 2019

Yelki



3 görüntüleme0 yorum
Post: Blog2_Post
bottom of page