top of page

YOLA DÜŞENLERİMİZ

Güncelleme tarihi: 13 Oca 2023

Yaşarken kıymetini bilemediklerimiz ve yola serilen pişmanlıklarımız, her doğan günün sıcaklığından alıp ceplerimize dolduramadıklarımız, ne zaman yola çıksam, bu duygular, o anlar, güne düşer durur. Onları gülüşünde ve bakışında bir daha bulamadım ve gelip geçti günler.

İnsan çocukluğundan çok iz taşır, yıllar geçer bu izlerden bazısı unutulur gider.

İnsanoğlu her gün bir koşuşturmanın içinde yaşar.

Bir bakarsın, gül solmuş, akşama karanlığı çöker.

Benim duygularım, gördüklerim bunlar, yazdıklarım da bunların aynasından kalanlar.

Ben okuduklarımdan bazılarını kendimde bulurum. Benim yazdıklarıma okuyanlar acaba ne der, beni satırlarda nasıl nerede, anımsar? Diye zaman zaman kendi kendime sorarım.

Bazen düşünür kalırım, bir çocuğun gülüşünü nasıl korurum diye.

Bazen de hatalarımı düşünür, onları bulup düzeltemediğime yanarım.

Yaşamak da öğrenmek de güzel, fakat bedeli yüksek, bunu yaşlanan insan daha iyi anlar. Eğitim-öğretim her insan için şart, insanlara iyi eğitim-öğretim vermeli, onu yanlışlarından arındıracak tek yol bu. İyi bir yaşam sürmesi, ona verilen iyi bir eğitim-öğretimle mümkün olur. Bu nedenle eğitim-öğretim, başkalarının kontrol ve denetimine verilmemelidir. Devlet kendi okulları ile özel öğretim kurumlarında kendi denetim ve gözetiminde, Temel Eğitim Kanununda yer alan esaslar doğrultusunda eğitim-öğretim vermelidir.

İnsan hatalarını anladığı zaman, o yanlışlarından dönmelidir. O zaman daha mutlu olur, pişmanlıklarında boğulmaz. Belki mutluluğun bir yolu da budur.

Aslında insan doğa karşısında güçsüzdür, insan kendine verilen eğitim-öğretim ile gücüne güç katar.

İnsan sevincinde ürkek olsa da yaşar gider. Bir bakarsın yılların ardından unuttukları, kapı eşiğinde bekler, onları düşününce, uzaklar gelir aklına ve hüzünlenir. Yolun tozunu, dağın dilsizliğini ve avganlarda bekleyen bulanık sular, tek tek geçer önünden, sanki o günleri yaşar yeniden.

Bunlar arasından bir şiir patlatsan ne olur? Ne yazarsan yaz, sönük bir balon gibi o şiir de unutulur.

Yarasız insan ve kabuklanmayan yara yoktur. Herkesin bir yarası ve bir derdi zonklar durur. İnsanın gürbüzü acardır, fakat sonunda ölüm onu da alır ve o da unutulur.

İnsanın bazen yazdıklarına yaşadığı yerler siner. Oralardan insan bir türlü kopamaz.

Her insan çocukluk ve gençliğinin geçtiği yerleri özler. Bazen oraların izinde gezmek, dolaşmak ister.

Bakarsın bir türkü, bir koku oraları önüne katar, o zaman insan garipser uzaklara bakar.

Çocukların gülüşündeki sevinci tutmak ve uzaklara koşmak isteği, onun aklına düşer.

Her insanın her güzele bir bakışı vardır. Bazen utanır, gözlerini saklar ve bakışını çevirme isteği onu yerlere serer.

Yazılmamış mektuplar, söylenmemiş türküler ve uykusuz geceler duygulandırır insanı, bir deniz çıkar önüne, masmavi, orada unuttukları gelir aklına, geride susmaları, kaçışları kalır.

İnsanın geçmişle buluşması hoştur. Bazen de insanın o gezdiği ve dolaştığı yerlerde içi kavrulur, ve hüzünlenir.

İnsan hangi yaşta olursa olsun, öğrenmeden ve yeni bilgilerden uzak durmamalıdır, onlara koşmalıdır, teknolojinin yeni imkanlarından yararlanmalıdır. İnsan iyiye, güzele ve öğrenmeye bir tutku ile sarılmalıdır.

İnsan hangi yaşta olursa olsun, yaşadıklarından güne not düşmelidir. İşte insan o zaman genç kalır, günden kopmaz, yaşama tutunur ve içinde yeni umutlar yeşertir.

Bunların tersi olursa, o zaman insan karanlığın kıyısında, huysuz bir bekleyiş içinde kendine günü zehir eder. Her gün yaşanmaz olur ve ölüm onu sabırsızlıkla bekler.


Hasan OKURSOY

12 Ocak 2023

Yelki



15 görüntüleme0 yorum
Post: Blog2_Post
bottom of page