top of page

GÜNLÜĞÜM;

19 Nisan 2017 Çarşamba;

Doğadan çok öğrendiklerimiz var. İnsanoğlu tarih boyunca halen bilmediklerini arar durur. Yaşam kısa, soluğumuz ha düştü ha düşecek suya. Ama mutlaka olacak bu. Yaşam dolu dolu mu? Boş mu? Bilemeden gitmek de var sonunda. Asıl mesele; biz gittikten sonra arkamızda kalanlara iyi şeyler bırakabilmek. Bilmem neden? İnsan geçmişi hatırladıkça acı ve kederden yana yaşadıkları geliyor aklına, yaşlandıkça, her şeyi hatırlıyor. Anacığımda bunu gördüm. Küçüklüğünü dün gibi ne güzel anlatırdı bana. Hayallerimiz neydi? Neleri başardık, neleri bırakıp gideceğiz. Asıl mesele bu ya.

Faruk Nafiz Çamlıbel “Han Duvarları” şiirinde; Bir askerin yakarışını şöyle dizelere dökmüş;

“On yıl ayrıyım kına dağından Baba ocağından, yar kucağından Bir çiçek dermeden, sevgi bağından Huduttan hududa atılmışım ben” Hasta bir aşığın seslenişini ise bir başka yazmış;

“Garibim namıma kerem diyorlar Aslı’mı el almış harem diyorlar Hastayım derdime verem diyorlar Maraşlı Şeyhoğlu satılmışım ben” “Arabamız tutarken Erciyes’in yolunu Hancı dedim bildin mi Maraşlı Şeyoğlu’nu? Gözleri uzun uzun burkulu kaldı bende, Dedi, Hana sağ indi, ölü çıktı geçende! Yaşaran gözlerimde artık her şey değişti Bizim garip Şeyhoğlu buradan geçmemişti Gönlümü Maraş’lının yaktı kara haberi”

Beni bu şiir çok duygulandırır, hele Maraşlı Şeyhoğlu’nun sonunu şair bir başka hüzünle yansıtmıştır. Önemli olan sondur. Limana, istasyona, garaja, eve ve gideceğin yere salimen varmaktır. Ölüm de yaşamın bir sonucudur. En son yolculuğumuzdur. İnsan gidince artık gölgesini göremez. İnsanın gölgesini görmesi, yanlış ve doğrularını bulmasını sağlar. Belki yanlışlarından böylece kaçar ve doğruyu bulmaya çalışır. Öldükten sonra tüm bıraktıkların arkanda kalır. Doğru ve yanlış sen gidince ayıklanır. En güzel hüküm işte o zaman verilir. Han duvarları güzel bir şiirdir. Bir handa gizli dertleri duvarlar dillendirir.

“Aradan yıllar geçti işte o günden beri Ne zaman yolda bir han rastlasam irkilirim Çünkü sizde gizlenen dertleri bir ben bilirim Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar! Ey garip çizgilerle dolu han duvarları Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!”

Han duvarları şiirini zaman zaman okuyunuz, geçmiş ve geleceğinizi düşününüz. Umutsuz gidenlerin hayallerine ortak olunuz. Bir de günü dolu dolu yaşayınız. İsteklerinizi ertelemeyiniz. Gün bu gündür. Dünü bir daha yakalayamazsınız. Bunu iyi bilin ve yaşamınıza her gün renk katın. Mutlu olmanın yolu budur. Keşkelerle kendinizi sıkıntıya sokmayınız. Mutlu olacağınız her yere koşarak gidiniz. Ertelemeyin, engelsiz bir yaşam yok. Her gün sorunlar var. Onlarla boğuşmayı mutluluğa dönüştürünüz. Gülün, sevincinizi ve üzüntünüzü paylaşın. Güçlünün yanında değil, düşenin yanında olun. Günlük çıkarlar için kimseyi yalnız bırakmayın. Yaşam öyle güzel, biz o kadar yalnızız ki; bazen fark edilmiyor. Yaşlanınca, çökünce akşam kalanları yazmak isteği beni böyle oyalayıp, yazdırıyor.

Hasan OKURSOY



3 görüntüleme0 yorum
Post: Blog2_Post
bottom of page