top of page

GÜNLÜĞÜM;

27 Şubat 2017 Pazartesi;

Sabahattin Ali'nin “Kuyucaklı Yusuf” romanı, her yazarın ve edebiyat ile ilgilenin okuması gerekli bir eser. 1937 yılında yayımlanmış. Sabahattin Ali'nin ilk romanı.

Türk edebiyatının güzel romanlarından biri olan Kuyucaklı Yusuf'u ara vermeden bitirmeye çalıştım. Hani bir solukta okudum denir ya onun gibi bir şey. Beni roman çok etkiledi. Büyüledi diyebilirim. Olayların hala etkisindeyim. Romanda iki kaymakam farkı anlatılmaktadır, bir yetimin başından geçen bir dram mevcuttur. Okurken bu şekilde bitmesin dediğimiz ve bambaşka bir sonuçla karşılaştığınız bir romandır. Kuyucaklı Yusuf romanı, yıllar geçse de önemini kayıp etmeyecek, eskimeyecek, o günleri sanki çıplak gözle görmemizi sağlayacak güzel bir anlatım.

Sabahattin Ali'nin şiir, öykü ve romanları yazım alanında bir şaheser.

Ali'nin ölümü, arsız, zengin Hilmi Bey ve oğlu Şakir’in pislikleri. Kaymakam İzzet’inin bir arkadaşının kızını kirletecek kadar devlet adamlı-lığından uzak tutumu. Şahende’nin bir annenin özellik ve sıcaklığından uzak oluşu, kızını bir bataklığın içine itişi ile bu bataklıkta da kendisinin boğuluşu, romanı okurken beni hep düşündürüp durdu.

Kaymakam Selahattin’in arkasından düşünenlerin söylediklerini anlatan şu cümledeki anlatımın güzelliğini de yazmak istedim. “Meğer kendisine 46 yaşında ihtiyarlamış gözüyle bakılan hasta Selahattin Bey, bu evi ne kadar çok dolduruyormuş? Dört odalı ahşap bina sanki birden bire tamamen boşalıvermişti (…) Üç kişiden ibaret kalan bu aile sanki bir odanın ancak bir köşesini işgal ediyor ve diğer taraflar sanki bomboş, hayır ölünün hayali ile dolu olarak duruyordu.”

Yusuf’un iki geceyi mukayese edişi güzel anlatılmış. “Yarabbi o gece ile bu gece arasında ne müthiş fark vardı. O zaman geniş ve açık olan tabiat bile şimdi böyle bir kaya arasında sıkışmış ve o zaman uçsuz ve yumuşak bir örtü halinde Üzerlerine çökmüştü.”

Sonuç olarak; Ölümün de en güzel anlatıldığı bir roman Kuyucaklı Yusuf. “İçindeki bütün yıkıntılara, bütün kederlere rağmen başını yere eğmek istemeyen, matemini ortaya vurmadan, tek başına yüklenecek ve yeni bir hayata doğru yürüyen” Yusuf. Şeklinde roman sonlanıyordu.

Belki yazar yaşasaydı, bu romanın ikinci bölümünü de yazacaktı diye düşündüm. Çünkü kız ve annesinin gizemleri ve gidişleri ile son gecedeki olanların sonucu, Yusuf’un yeni bir hayata doğru atını sürüşü beni böyle düşündürdü.

Hasan OKURSOY



3 görüntüleme0 yorum
Post: Blog2_Post
bottom of page