top of page

YOLLAR-29

Güncelleme tarihi: 16 Eyl 2022

ESER ROMAN BİLE OLSA GENELLİKLE GERÇEKLERİ YANSITIR

Talip Apaydın’ın daha önce kurtuluş savaşını anlatan “Toz Duman içinde/Vatan dediler/Köylüler adlı roman üçlemesinden” olan “Toz Duman İçinde” ki romanını tanıtmıştım.

Köyden gelen ve Köy Enstitüsü mezunu olan Talip Apaydın, “On altı yıl askerlik yapan, Birinci Dünya Savaşı’nın, Kurtuluş Savaşı’nın tüm cephelerinde tetik çeken ve yaralı olarak köye dönen, topraksız, işsiz, ekmeksiz kalan bir köylünün oğlu olduğunu, çocukluğunun onu dinleyerek geçtiğini, 1938’de Köy Öğretmen Okulu (sonradan Köy Enstitüsü) olduğu günlerde babasının ‘Bu devlet seni okutuyor, tüm çektiklerimi, tüm akıttığım kan ve teri helal ediyorum’ diye söylediğini unutmadığını” bu nedenle babasının anılarından bu romanlarına çok şeyler kattığını” belirterek, “Romanlarını Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temelinde kemikleri, kanı ve teri bulunan, bugün çoğunun adı bile bilinmeyen o unutulmuş insanların anısına sunuyorum.” Demiş. (1)

Hasan İzzettin Dinamo ise; “Birinci Dünya savaşının, ailesinde ekmek parasını çıkaran babasıyla ağabeyini aldığını ve Kars dağlarının karlarına gömdüğünü, açlık ve ölümün, kalabalık ailesine kuduz bir kurt sürüsü gibi daldığını, toprakla uğraşan zavallı annesinin de iki yıla varmadan öldüğünü, iki kız kardeşiyle kaldıklarını, daha sonra Samsun Darüleytam’ından İstanbul Beykoz Darüleyman’ına yerleştiklerini, orda ilginç olaylar yaşadıklarını” anlatır.

“16 Mart’ta İstanbul’un işgali sırasında, İngiliz askerlerinin okullarını makineli tüfek ateşine tutarak bütün camları şangır şangır indirdiklerini, öğretmenlerini Beykoz dağlarına götürdüklerini, okulun ambarlarını sürgülerle delik deşik ettiklerini ve çok korktuklarını, bu durumu Sivas Öğretmen Okulu’nda okurken piyes yazarak anlattığını, kolordu sahnesinde oynatıldığını, daha sonra da “Kutsal İsyan” kitaplarını yazdığını” Kitabının sonunda aktarır. (2)

Daha sonra da “İngilizlerce kuşatılan okulun arasındaki delikten kaçan çocukların İstanbul’a dağıldığını, sekiz on arkadaşı ile birlikte aç susuz korku içinde döşemeleri kırarak altında fareler ve akreplerle iki gün saklandıklarını, en sonunda kaçıp gittiklerini” çayırda bez topla oynadıkları sırada dişlerini gıcırdatan Rumlardan devşirilen bir taburluk Yunan askerlerinin ‘Hele gidip Anadolu’da Mustafa Kemal’in askerlerini temizleyelim, gelip hepinizin anasını belleyeceğiz’ diye bağırdıklarını” yazmış. Papazların “Ey Elen çocukları, Bizans’ın has evlatları! Bizim bu eski topraklarımızı kurtarmaya giderken cennet daha uzaktan sizlere kapılarını açmıştır, bugün ölseniz bile kırk gün sonra yine dirileceksiniz” Diye söylediklerini yazısında belirtmiş. (3)

Yazar bu durumun “Kurtuluş Savaşının sonuna kadar böyle sürdüğünü” vurgulayarak;

“Ben Kutsal İsyan’da, olayları ve kahramanları olduğu gibi sağlam bir kronolojiye göre yerli yerinde ve can alacak noktalarını vererek yansıtmaya çalıştım.” Diye ifade etmiş. (4)

Son sözünde ise “Dev kahramanları yaratan, bir yığın kahramanın zamanın tozları altında unutulmaması için Kutsal İsyan”ı yazarken unuttuklarının da olduğunu, kendisine ulaştığında bunları da eserine ilave ettiğini, eserinin bir tarih kitabı olmadığını, gerçeklerden bir karış dışarı taşmadığını, bir roman havası içinde durumu yansıtmaya çalıştığını, kahramanların umutlarını, umutsuzluklarını, öfkelerini, sevinçlerini yakalayarak onları statik bir resim olmaktan kurtarmaya çalıştığını, özel yaşayışlarına derinlemesine girmediğini, hepsinin asker ve sivil yaşayışlarına yer vermeğe çalıştığını” belirterek yazdıkları hakkında açıklama yapmış. (5)

Yollar yazı dizimde bu hususları niçin yazdım. Muhakkak bu konudaki diğer eserleri de okumuşsunuzdur. Her yazılan eser roman bile olsa genellikle gerçekleri yansıtır.

Talip Apaydın’ın “Toz Duman içinde/Vatan dediler/Köylüler” adlı roman üçlemesi ile Hasan İzzettin Dinamo’nun (5) ciltlik “Kutsal İsyan” kitaplarının Kurtuluş Savaşımızın şartlarını ve kazanılan zaferi anlamamız için yazılmış mükemmel eserler olduğunu gördüm.

Ayrıca; Mustafa Kemal Atatürk’ün Başkomutan olarak bu zaferin kazanılmasında başından sonuna kadar farklı bir gayretinin olduğunu anladım. Mükemmel bir devlet adamı hüviyetini yine fark ettim.

Alev Coşkun’un “Asker İnönü” eseri de okunmaya değer bir kitap. İnsan okumak için eline alınca, bir türlü bırakamıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün, Mustafa İsmet’in komutanlık niteliklerini anlattığını da bu kitapta buldum.

“Savaşta bir tümen bir köprüyü geçecektir. Ben hemen emir verir köprüyü geçirtirim. Fevzi Paşa önce bir tabur asker geçirtir köprüden. Yıkılmazsa tümeni yürütür.

İsmet Paşa’ya gelince, önce köprünün sağlamlık derecesini ölçmeye, ne kadar yüke dayanabileceğini bulmaya çalışır, sonra tümenin ağırlığını hesaplar. Güven duyarsa tümeni köprüden geçirtir.

Ben zamandan kazanır, kazandığım zamandan yararlanmaya çalışırım. Şansım bana gülmezse, işim zordur.

Fevzi Paşa, bir yandan zamandan kazanmak ister, bir yandan da az yitik vermenin yollarını arar.

İsmet Paşa ise hesap adamıdır. Bir tek eri bile ileri sürerken ölçüyü elden bırakmaz. Ama geç de olsa sonunda kazanmasını bilir.”

Diye söylemiş. (6)

Bugünkü "Yollar" dizi yazımda okuduklarımdan yola düşenlerin izini aktardım. Bundan sonraki yazımda ise yine kaynaklardan yararlanarak, 30 Ağustos zaferimizi ve yola düşen diğer izlerini anlatacağım.

Başta Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere bu zaferleri bize kazandıranları minnet ve şükranla anarım. Aziz şehitlerimize rahmet dilerim.

Hasan OKURSOY 27 Ağustos 2021 Mordoğan

Kaynak; 1- Talip Apaydın, Vatan Dediler, Köylüler, Literatür Yayınları, Üçüncü Basım, Ekim-2016, Kitap arkası tanıtım yazıları. 2- Hasan İzzettin Dinamo, Kutsal İsyan, 5.cilt, Tekin Yayınevi, Ekim-2020, s.(635-636). 3- Age.s.637. 4- Age.s.638. 5- Age.s.(640-641). 6- Alev Coşkun, Asker İnönü, Kırmızı Kedi Yayınları, 1.basım Kasım-2018 Kitap arkasındaki açıklama.



6 görüntüleme0 yorum
Post: Blog2_Post
bottom of page