top of page

YOLLAR-30

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMININ YOLLARA DÜŞEN IŞIĞI

30 Ağustos Zafer Bayramının yollara düşen ışığını, okuduklarımda edindiğim bilgiler ışığında anlatmak isterim. Bu konuda yazılmış eserleri okudukça, bu zaferin kolay kazanılmadığını daha iyi anladım.

Mustafa Kemal Paşa batı cephesi ziyaretlerini sıklaştırıp, Genel Kurmay Başkanı Fevzi ve Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşalarla büyük taarruz planını tartışmış. Bütün hazırlıkların 15 Ağustos’a kadar bitmesi kararlaştırılmış. Ordu komutanları bir futbol maçı bahane edilerek Akşehir’deki karargâha çağrılmış, burada taarruzun son şekli konuşulmuş. Mustafa Kemal’in Harbiye’den hocası olan Yakup Şevki Paşa plana karşı çıkmış. Bütün itirazlara rağmen planın aynen uygulanmasına karar verilmiş.

İki ordu, insan ve tüfek sayısı olarak birbirine yakınmış. Ancak hafif ve ağır makineli tüfek, top, uçak ve motorlu araç açısından Yunan ordusu üstün imiş. Türk tarafında ise süvaride üstünlük varmış.

Anadolu ile dünya arasındaki haberleşme 25 Ağustos’ta tamamen kesilmiş. Buna uymayanların vatana ihanetle cezalandırılacağı belirtilmiş.

Kocatepe’deki topçu ateşi ağır sis nedeniyle yarım saatlik gecikmeyle 26 Ağustos Cumartesi sabahı saat 5:00’te başlamış. Bu önemli günde durumun görsel olarak da belgelenmesini isteyen Mustafa Kemal Atatürk, fotoğrafçı Jean Weinberg’i de yanında götürmüş. Kocatepe’deki unutulmaz Atatürk Fotoğrafını bu fotoğrafçı çekmiş. (1) Bu bilgiler İpek Çalışlar tarafından büyük Taarruz başlığı altında yazılan “Mustafa Kemal Atatürk’ün Mücadelesi ve Özel Hayatı” kitabında daha geniş anlatılmış.

Sinan Meydan da; Başkomutan Atatürk’ün başından sonuna kadar Büyük Taarruz ’u her aşamasında bizzat planlayıp yönettiğini, Başkomutan Atatürk’ün Genel Kurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi komutanı İsmet Paşa ile birlikte at sırtında Kocatepe’ye hareket ettiklerini ve saat 5:30’da topçu ateşiyle Büyük Taarruzun başladığını, Büyük Taarruzun “Afyonkarahisar, Altıntaş, Dumlupınar arasında büyük bir meydan savaşı halinde 5 gün, 5 gece” sürdüğünü, 400 bini aşkın askerin karşı karşıya geldiğini, 26 Ağustos-18 Eylül 1922 tarihleri arasında Türk ordusunun toplam kaybının 2543 şehit (146’sı subay), 9977 yaralı (378’i subay), 55 tutsak (2’si subay) olmak üzere toplam 12575 kayıp verdiğini, Yunan askeri tarihine göre de Yunan ordusunun toplam kaybının 20 bin civarında olduğunu belirtmiş. (2)

Yunan kaynaklarında bu savaş “Küçük Asya Felaketi” olarak kayıtlara geçmiş ve Yunanistan’da darbe olmuş, kral tahtını bırakıp kaçmış, Başbakan Gunaris, bakanlardan Teodakis, Beltacis, Stratos, Protopapadakis ve eski Başkomutan Hacı Anesti madalyaları sökülerek kurşuna dizilmiş, diğer komutanlar hapse atılmış, Yunanistan 14 yıl kendine gelememiş. İngiltere hükümeti devrilmiş. Orgeneral Ali Fuat Erden “Alparslan, Kılıçarslan, Cengiz Han, Timurlenk, Fatih, Yavuz, Kanuni, parlak zaferlerini devletlerinin yükselme devrinde kazandılar. Mustafa Kemal ise yenilmiş, yıkılmış, parçalanmış, idam hükmü giymiş bir devlette, mahvolmuş bir orduyu mahrumiyetler ve yoksulluklar içinde yeniden kurarak kesin zafere ulaştırdı.” Diye söyleyerek, bu kazanılan zaferin büyüklüğünü vurgulamış. (3)

Ayrıca; “Atatürk, Büyük Zaferi kazanırken sadece dış düşmana karşı değil, saraya/sultana, yerli işbirlikçilere karşı da mücadele etmek zorunda kaldığını, bu koşullarda kazanılan bu zaferin sonuçları itibarıyla tarihimizin en önemli zaferi olduğunu, başka zaferlere benzemediğini” Sinan Meydan dile getirerek aktarmış. (4)

Tarihimize geçen bu 26 günlük savaşı, Alev Coşkun da “Asker İnönü” eserinde anlatarak, İpek Çalışlar’ın kitabında belirtilenlere de bir açıklık getirmiş.

Yakup Şevki Paşa, milletin varını yoğunu ortaya koyarak oluşturduğu ordunun bir olumsuzlukta kaderini de düşündüğünden savaş planlamalarına karşı çıkmış. Bazı komutanlar da paşanın fikirlerine destek vermişler. Fakat paşa ve arkadaşları kaygılarını korumakla birlikte Başkomutanın vereceği emirlere tereddütsüz uyacaklarını söylemişler. İsmet Paşa’nın Yakup Şevki Paşa’nın yanında olması gibi bir durum olmamış.

Zafer kazanıldığında, 3 Eylül 1922 de Eşme yakınlarındaki Adala’da Atatürk’ü karşıladıklarında Yakup Paşa “Paşam sen haklı çıktın. Ver elini öpeyim” demiş, Mustafa Kemal Yakup Paşa’ya sarılmış “Estağfurullah. Ben sizin ellerinizden öperim.” Deyince Yakup Paşa “Bu zafer senin azmin (kararlılığın) sayesinde kazanıldı.” Diye söyleyince “Hayır Paşam milletin gayreti, sizin emeklerinizle kazanıldı. Bu zafer hepimizin.” Demiş. Yakup Paşa “” Sana bir kez daha itiraz edeceğim, Hayır! Benim gibilere kalsa daha yerimizde sayıyorduk. Sen bu millete Allah’ın bir lütfusun” diye söylediklerini Alev Coşkun “Asker İnönü” kitabında anlatmış. (6)

Okuduklarımda dikkatimi çeken farklı bir husus da şu oldu.

Genel Kurmay Başkanı Fevzi Çakmak, Eskişehir ve Bursa yönünde bulunan düşman birliklerini düşünerek, 1. Ordu ile düşmanın İzmir yönünde takip edilmesini, 2. Ordu ile de Eskişehir’den Bursa üzerine ilerleyerek işgal altındaki toprakların iki yönden kurtarılması görüşünü savunmuş. İsmet İnönü ise bozguna uğrayan Yunan güçlerine imkân vermeden her iki ordunun, İzmir yönünde düşmanı takip etmesi görüşünde ısrar etmiş.

Fevzi Paşa’ya gerekçesini ise şöyle açıklamış. Askerin çok yorgun olduğunu, Eskişehir’e dört beş günde varabileceğini, zinde Yunan güçleri karşısında sıkıntı doğabileceğini ve İstanbul’dan takviye alabileceklerini, bunun altından kalkamayacaklarını, şu anda yapılacak tek şeyin bütün gücümüzle İzmir’e doğru Yunanlıların üstüne yüklenmek olduğunu belirtmiş. Bu konuşmaları dinleyen Atatürk de İsmet İnönü’ye hak vermiş. Sonradan öğrendiklerine göre Yunanlılar taze kuvvet ile İzmir’e çıkmak üzereymiş. Bozguna uğrayınca yeni gelenler de gerisin geriye vapurlarına dönmüşler. Böylece İzmir bölgesinde yeni bir Yunan direnişi mümkün olmamış. (7)

Atatürk’ün Genel Trikopis ile karşılaşmasındaki ayrıntılar da dikkatimi çekti.

Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa ve İsmet Paşa’nın birlikte oldukları ortama, teslim olan General Trikopis ve General Digenis de getirilmiş. Mustafa Kemal çok nazik davranmış. Sigara ve kahve ikram etmiş ve General Tirkopis’e “Savaş bir talih oyunudur, bazen en beceriklisi de yenilir. Siz görevinizi yaptınız. Sorumluluk şanstan geliyor üzülmeyiniz.” Demiş ve hanımına sağ olduğu haberi ulaştırılmış. (

Atatürk “Nutuk” ta da;

“Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, yönetilmiş ve zaferle sonuçlandırılmış olan bu hareket Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe bir kere daha geçiren büyük bir eserdir.

Bu eser, Türk milletinin özgürlük ve bağımsızlık düşüncesinin ölümsüz bir abidesidir. Bu eseri yaratan bir milletin evladı, bir ordunun başkomutanı olduğumdan, mutluluğum sonsuzdur.” Diye bu destansı zaferi bu şekilde iki paragrafta özetlemiş.

30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşkes Anlaşması sonrası emperyalist devlet güçleri Anadolu topraklarını, kendileri ve destekledikleri Yunan ordusu ile işgal ettiler. Bu işgal, (4) yıl süren zorlu bir mücadele ile 30 Ağustos büyük zaferi ve 9 Eylül İzmir’in kurtuluşuyla son bulmuş.

Sinan Meydan’ın da belirttiği gibi “Büyük Zafer, gerçekleştiği koşullar, kazanılma biçimi ve sonuçları itibarıyla tarihimizin en önemli zaferi” olarak tarihe geçmiş.

30 Ağustos Zafer Bayramı’nı bu duygular içinde kutlar, Atatürk ve Silah arkadaşları ile şehitlerimizi minnetle, şükranla, saygıyla anarız.

Hasan OKURSOY 29 Ağustos 2021 Mordoğan

Kaynak; 1- İpek Çalışlar, Büyük Taarruz, Mustafa Kemal Atatürk Mücadelesi ve Özel Hayatı, Yapı Kredi Yayınları, 1.baskı, İstanbul Eylül-2018, s. (309-312) 2- Sinan Meydan, Yakın Tarih için Pusula, İnkılap Kitabevi İstanbul-2021, s. (80-82). 3- Age.s. (82-83). 4- Age. s. 83. 5- Alev Çoşkun, Asker İnönü, Kırmızı Kedi Yayınları, 1.basım Kasım-2018, s.539. 6- Age. s.554. 7- Age.s.(551-552). 8- Age.s.553-554).

Not; Resim Yeniasır gazetesinden alınmıştır.



3 görüntüleme0 yorum
Post: Blog2_Post
bottom of page