top of page

YOLLAR-37

SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ


Bugün yola düşenlerimde, İsmet İnönü’nün kurtuluş savaşındaki durumunu aktaran bir yazımı paylaşacaktım.

İlgili yazımda “Sakarya” savaşı kısa bir bölüm olarak ele alınmıştı. Oysa “Büyük Zaferimizin” kazanılmasında, Sakarya zaferinin önemi büyüktü. Eğer Sakarya savaşı kazanılmamış olsaydı büyük zafere ulaşmamızın zor olacağını okuduğum kaynaklardan öğrendiklerimi kısa olarak ele almıştım.

Bugün “Sakarya Zaferimizin” 100. Yılı. Bu nedenle "Yollar" yazı dizimde, bu savaşı ayrı olarak yazmalıyım diye düşündüm.

'Bu savaş, Selçuk Türklerinin Anadolu'nun kapılarını açtıkları Malazgirt Savaşı'ndan da büyüktür. Çünkü bu savaşta yeni bir yurt açmaya gelenler değil, bin yıllık yurdunu, ocağını, en kutsal varlıklarını savunan bir milletin hayatı ve geleceği kurtarılmıştı.'' (1) Diye Prof. Dr. Halil İnalcık, Akademik Ders Notlarında durumu daha açık yazmış.

Meclis 21Temmuz 1921’de bir kurul oluşturmuş. Bu kurul cepheye giderek durumu inceleyecek ve dönüşte meclise gerekli bilgileri verecekmiş. Seçtiği kurulda, Sinop Milletvekili Dr. Rıza Nur, Balıkesir Milletvekili Mehmet Vehbi (Bolak), İzmir Milletvekili Mahmut Esat (Bozkurt) gibi önemli kişiler de varmış, cepheye gidip dönüşlerinde görüş ve düşüncelerini gizli oturumda aktarmışlar.

Bu konuşmalarda, Millî Mücadelenin bin bir zorluk ve yoksunluk içinde nasıl yürütüldüğü açıkça belirtilmiş. (2)

Dr. Rıza Nur, “Askerin çarığı yok. Çoğunun ayağı çıplak. Süvarinin kılıcı yok. Çadır yok, asker güneş altında yanıyor. Birçok askerin matarası yok. Birliklerde su fıçısı, kırba yok. Asker geri çekilirken çamurlu Porsuk suyundan içmek zorunda kalmış. Askerin yüzde yirmisinin süngüsü yok…Taşıt araçları yetersiz…Ordunun yüzde sekseninde elbise yok, elbiseleri eskimiş.” Diye anlatmış.

Bu durumu, Mehmet Vehbi Bey ve Mahmut Esat Bey de yaptıkları konuşmalarda doğrulamış.

Bu konuşmalardan;

“Ordunun yüzde seksenin kışlık elbisesi yok, çadır az, yorgan temin etmek gerekir, subayların tabakalarında tütün yok, ordunun yiyecek ve giyeceği yetersiz, ayakkabı çarık yok, erler yalınayak.” Diye bir tablo ortaya çıkmış. (3)

4 Ağustos 1921 tarihli Meclis oturumunda; Bazı Milletvekilleri “Meclisin yetkilerinin bir kişiye asla verilemeyeceğini” söylemişler. Tartışmalardan sonra Mustafa Kemal Atatürk kürsüye gelerek “Bütün vatanın, bütün halkın kaynaklarını, ilgilendiren önlemlerin alınacağını, bunun için ilgili bakanlardan ve Meclisten karar alınması beklenirse, Başkomutanlık makamından beklenen yararların sağlanamayacağını” anlatmış. (4)

Bunun üzerine 5 Ağustos 2021 tarihli celsede Mustafa Kemal Atatürk’ün isteği kabul edilmiş. Kabul edilen ilgili maddeye göre Başkomutanın vereceği emirler kanun yetkisinde olmuş.

Mustafa Kemal Atatürk bu yetki ile on adet “Milli Yükümlülük” adı verilen emirler yayımlayarak, ordunun ihtiyaçlarını karşılamış. Milli Yükümlülük emirlerini olumlu karşılayan halk mucizeler yaratmış.

Mustafa Kemal, Yunan işgal ordusu ile Milli kuvvetler arasında büyük bir açıklık bırakarak Sakarya’nın doğusuna çekilmiş, ordu bu sayede dinlenmiş, gerekli hazırlıklar yapılmış.

Sakarya Savaşı’nda asıl kanlı çarpışmalar 24 Ağustos’ta başlayıp, 13 Eylül 1921’e kadar gece gündüz, 22 gün sürmüş. Bu savaşta Mustafa Kemal yepyeni bir savaş stratejisiyle düşman karşısına çıkmış. Yayınladığı emirde “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır.” Demiş. (5)

Emirler kısa ve kısa cümlelerle yazılmış. Mevzilerin daima korunması istenmiş, bir tepe kaybedilince hemen karşı saldırı emri verilirmiş ve tepe geri alınırmış. Savaş çok kanlı bir şekilde gece-gündüz sürmüş.

Bu savaşta yiyecek sıkıntısı çekilmiş. Çoğu kıtalarda kavrulmuş buğday verilebilmiş. İlaçların, sargı bezinin bile darlığı çekilmiş.

Sakarya Savaşı aslında bir subay savaşı olmuş. Bu mücadele henüz harp okulundan mezun olmamış, gönüllü olarak Anadolu’ya geçmiş,17-19 yaşlarındaki öğrenciler, üçer aylık kurs verilerek eğitilmiş ve cepheye gönderilmiş.

Sakarya savaşında 277 subay, 5.436 er olmak üzere 5.713 şehit; 1.058 subay ve 17.422 er toplam 18.480 yaralı; 23 subay ve 805 er toplam 828 tutsak ve 31 subay ve 8602 er toplam 8.633 kayıp verilmiş. Tümü toplam 33.654 kişi imiş. (6)

Sakarya başarısı Ankara’da ve bütün yurtta büyük bir sevinç yaratmış. Millet kurtulacağına inanmaya başlamış. Bu savaş dünyanın Türkiye’ye bakışını da değiştirmiş. 19 Eylül günü Meclis, Mustafa Kemal Paşa’yı Gazi unvanı ve mareşal rütbesi ile onurlandırmış.

Sosyal bilimci ve tarihçi Arnold Toynee, Kurtuluş savaşını gazeteci olarak izlemiş ve “Sakarya savaşı, içinde yaşadığımız yüzyıl tarihinin en büyük savaşlarından biridir.” Demiş. (7)

Zehra Özdilek, Cumhuriyet gazetesindeki yazısında Tuğgeneral Naim Babüroğlu’nun bu savaş ile ilgili değerlendirmesine yer vermiş.

Babüroğlu, “Sakarya Meydan Muharebesinin, Türk tarihi açısından önemli bir kilometre taşı ve İstiklal Savaşı’nın da bir dönüm noktası olduğunu” vurgulayarak “Sınırsız bir işgal hırsı ve hayaliyle yola çıkan İngiliz desteğindeki Yunan Küçük Asya Ordusunun, Sakarya Meydan Muharebesi’yle ağır bir yenilgiye uğratıldığını, Sakarya Meydan Muharebesinin, 22 gün 22 gece sürdüğünü” belirtmiş. Savaş tarihinin en uzun ve en kanlı meydan muharebesi ile 238 yıldır Türk kaybı ve çekilmesinin 1921 Sakarya Meydan Muharebesi’yle durdurulduğunu, Atatürk’ün “Savunma hattı yoktur. Savunma alanı vardır. O alan da bütün vatandır. Yurdun her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça düşmana bırakılamaz.” Emrini burada verdiğini açıkladıktan sonra “Sakarya Meydan Muharebesi kazanılmasaydı, 30 Ağustos 1922 zaferi olmazdı... Cumhuriyet olmazdı... Son Türk Devleti de tarihe karışmış olurdu... Türk tarihinden Sakarya Zaferi’ni çıkarın geriye Türklerin olmadığı işgal edilmiş bir Türkiye kalır.” Diye bu zaferin büyüklüğünü dile getirmiş. (

Aynı yazıda Prof. Dr. Hakkı Uyar da “1. İnönü’den Sakarya Savaşı’nın sonuna kadar geçen dönemin savunma evresi olduğunu, Sakarya Savaşı ile ibrenin savunma savaşı olmasından çıkarak, bir ölüm kalım savaşına dönüştüğünü, bu savaşın bir dönüm noktası olduğunu” belirtmiş.

Emekli Tuğgeneral Dr. Cihangir Dumanlı Cumhuriyet Gazetesindeki yazısında ise bu zaferlerimizin yıldönümlerinin görkemli geçit törenleriyle kutlanmasını, milletin ordusu ile gurur duymasını, gücümüzün dünyaya gösterilmesi ve millet olma bilincinin geliştirilmesi bakımından önemli olduğunu vurgulayarak “Bugünkü sınırlarımız içerisinde bağımsız cumhuriyetimizin temelinin üç askeri zafere (İnönü, Sakarya, Dumlupınar) ve bir siyasi zafere (Lozan) dayandığını” belirtmiş. Bu zafer kazanılmamış olsaydı; Lozan Barış Antlaşmasının yapılamayacağını, Cumhuriyetin ilan edilemeyeceğini” Yazmış. (9)

Sakarya Meydan Muharebesinin 100. Yıldönümünde, başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile şehitlerimizi, kahramanlarımızı rahmet, minnet ve saygı ile anarım. Rahat uyusunlar.

Hasan OKURSOY 13 Eylül 2021 Yelki

Kaynak; 1- Prof. Dr. Halil İnalcık, Akademik Ders Notları, Timaş Yayınları, s. 137. 2- Asker İnönü, Dr. Alev Coşkun, Kırmızı Kedi yayınları, 4. Basım 2019-İstanbul,s.431. 3- Age. s. (432-433) 4- Age. s.436. 5- Age. s.447. 6- Age. s. 460. 7- Age. s.465. 8- Zehra Özdilek, Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktası olan Sakarya Meydan

Muharebesi 100 yaşında, 23 Ağustos 2021 tarihli Cumhuriyet Gazetesi. 9- Emekli General Dr. Cihangir Dumanlı, Zafer Bayramı törenlerle kutlanmalı, 31 Ağustos 2021 tarihli Cumhuriyet Gazetesi.

Not; Fotoğraf, Analiz haber com. dan alınmıştır.



2 görüntüleme0 yorum
Post: Blog2_Post
bottom of page